Okten ailesinin Pomeranian Boo deneyimleri

Elit Yavru çiftliğimiz ile sürekli iletişim halinde olan Verda Hanım nihayet arzu ettiği Pomeranian Boo yavrusuna kavuştu. Uzun bir süreçte karar verdikleri yavru edinme deneyimlerini ve samimi aile fotoğraflarını bizimle paylaştı. Pomeranian Boo cinsi yavrularıyla mutlu ve sağlıklı bir ömür diliyoruz.

Bizim çok güzel kocaman bir ailemiz var artık…

Ailemize uygun bir köpek arayışı içine girdiğimizde, aklımızda bize en uygun şu cins olur diyebileceğimiz bir fikir yoktu. Internet üzerinden çeşit çeşit ırklara bakıyor, “buna bakabilir miyiz”, “bu ırk çocuklarla olur mu” diye düşünüp, sürekli araştırıyorduk. Kızımız doğduğu günden itibaren içimizde bir arayış vardı ancak, onca işin arasında bir de köpek peşinden koşuşturmak bizi ne kadar yoracaktı, bir yere gitsek nereye bırakabiliriz, her sabah ve akşam en az iki kere çıkarmayı nasıl becerebiliriz diye bir sürü soru aklımızdan geçiyordu. Sonuçta eşimde bende devamlı köpek bakmış, bir canlının hayatımıza getireceği sorumlulukların bilincindeydik. Ve hep erteledik. Ancak öylesine tutkulu bir kızımız var ki. İkisi sokak köpeği olmak üzere, 3 kere ısırılmış olmasına rağmen, her gördüğü köpeğe korkusuzca, müthiş bir aşkla bağlanan bir çocuk.

Sanırım Şubat 2014 idi ilk www.elityavru.com sitesini ziyaret ettiğimizde. Eşim elit yavru sitesinde satılan bir yavrunun güzelliğini anlatmak için beni gece yarısı uykumdan uyandırmıştı. Web sitesinde her cinsin hep en güzelleri vardı. Bende en az eşim ve kızım kadar tutkuyla sevdiğimiçin köpekleri, “hadi yarın sabah bu çiftliği ziyaret edelim” dedim. İyi ki de demişim. Hayatımızın akışını ve rengini değiştirecek olaylarla karşılaşmamıza, önyargılarımızı kırmamıza vesile oldu. Ertesi sabah aramadan, randevu almadan çiftliğe gittik. Sevgili Can Paksoy ile ilk tanışmamız da böyle oldu. Çat kapı gitmemize rağmen bizimle 3 saat kadar bir zaman ayırdı. Bize sordu biz anlattık. Biz sorduk o anlattı. Can bey özellikle beni ve benim hayat akışımı dinledi – sonuçta evde yardımcım yok, sabahtan akşama kadar ev ve işleri ile ben ilgileniyordum, özellikle yaz ayları çok sık seyahat ediyorduk ve haftalarca teknede kalıyorduk. “Verda hanım sizi yormayacak, size ve ailenize en uygun köpeği göstermek istiyorum” dedi ve 4-5 adet pomeranian cinsi köpeği yanımıza getirdi. Odadan içeri girdikleri andan itibaren, eşimde bende kilitlendik. Sonuçta ikimizde hep iri ırk köpek bakmış, bu kadar küçük ırk köpeklerle pek ilgilenmemiştik. Ve samimi olmak gerekirse, birisi bize internette özellikle pomeranian cinsi köpeklerin resmini gösterse bile, bu da köpek mi der, hiç almayı düşünmezdik. Ama odadan içeri girdikilerinde verdikleri o enerji, o sevecenlik, o sempatiklik sadece yaşanınca anlayabileceğimiz bir şeydi. Kelimenin tam anlamıyla, sersemledik. Ben hayatımda bu kadar sempatik bir ırk tanımadım. Ve aynı zamanda beni en çok şaşırtan, bu enerji tüy yumağı, kucağınıza aldığınızda oyuncak bir ayı yavrusu gibi öylece duruyordu. Randevusuz gitmemize rağmen, Can bey bizi kendi evine yeni gelen pomeranianları göstermek için davet etti. Eşimde bende kelimenin tam anlamıyla mest olduk. Buradaki yavrular henüz aşılarını tamamlamadıkları için, Can beyin evinde kalıyorlardı ve bahçeye geldiklerinde eşimde bende yaşadığımız günün gidişatı ile şaşkınlık geçiriyorduk. Ben ayrılmak istemedim. Bırakmak istemedim. Ama gerek fiyatları, gerek de hazırlıksız yakalanmamız bizi durdurdu. Can beydeki pomeranianlarla yaklaşık 1 saat geçirdik, ve düşünmeliyiz diye oradan ayrıldık. Sonuçta Can beyle ilk defa karşılaşmıstık ve misafirperverliği karşısında şaşkına dönmüştük.

Şubat 2014 – Haziran 2014 tarih aralığında en az 2 defa daha çiftliği, sayısız kere de Akmerkezdeki petshopu ziyaret ettik. Sadece gidip, pomeranianlarla ilgili bilgi alıyor, yeniden eve dönüp bakabilirmiyizi tartışıyorduk. Sadece bakımı değil, fiyatları da pek ucuz değil bu ırkların. Bu kadar masrafa değecek miydi? Sadece ziyaret değil, sayısız kere Can beyi aramışlığım vardır. Aklıma takılan en ufak soru olsa bile, çekinerek de olsa hep Can beyi aradım. Kendisi de hiç sıkılmadan, her seferinde her türlü soruma sabırla cevap verdi. Internet üzerinden yurtdışından daha makul fiyatlara getirebilir miyizi araştırdık. Sonuçta gerçekten de iyi bir ırk almak istiyorsanız epey yüklü bir bütçe ayırmak gerekiyor, ister yurtdışında olsun, ister Türkiye de … İngiltere, Amerika, Ukrayna, İtalya, Hollanda ve Belçika’da sayısız çiftlikle bağlantı kuruldu. Evet belki de biraz daha makul fiyatlara bulabiliyordunuz, ancak yurtdışından alıp getirmenizve yapacağınız masraflarla, üstüne bir de yolculuk stresi ve yorgunluğu ile hemen hemen aynı fiyatlara ulaşıyordu. Türkiyede de araştırmalarımız oldu. Ancak bize ırk garantisi verilmiyordu. Ayrıca köpekler heniz 2 aylıkken satışa çıkartılıyordu. Köpeği hakkıyla bakanlar çok iyi bilir, yavru köpeği annesinde erken ayırmanız son derece yanlıştır. Sayısız hastalıkla uğraşmak zorunda kalabilirsiniz. Özel ortamlarda bakım gerektirir. Ve açıkçası hiçbir yerde güven duygusunu hissetmedik. Can Paksoy’dan aldığımız güven duygusunu hiçbir yerden alamadık. Ve kararımız verdik. Can beyden pomeranian alacaktık.

Pele

Eylül ayının ortalarında, okullar henüz açılmışken, kızımız da alıp çiftliğe gittik. Aralarından en sakin, en uyumlu olan ve çok beğendiğimiz Pele’yi almaya karar verdik. Ancak Can bey bizi uyardı. Sonuçta Pele çok iyi huyluydu ancak 2 yaşındaydı ve evdeki kızımızla uyumlu olmayabilirdi. Can Paksoy bize hiç kimsenin sunmaya cesaret bile edemeyeceği bir teklifte bulundu. “Siz Pele’yi alın ancak evde sizin yaşantınıza uyumsuzluk gösterirse geri getirin.” Gerek ben gerek de eşim, Pele’nin sakinliğine, asilliğine vurulmuştuk. Son derece asil duruşu olan, ağırbaşlı, iyi huylu bir köpekti. O gün kızımızı da ikna ettik (ikna ettik çünkü Maral daha aktif ve oyuncu yavrulardan birini sahiplemek istiyordu) ve Peleyi kucaklayıp evimize getirdik. Sonuçta bu şekilde bende tuvalet eğitimi ile uğraşmayacağım, huyu suyu belli bir köpek almıştık.

Şüphesiz Pele bana ve eşimin hayatına hemen adapte oldu. Pele’yi aldıktan 3 gün sonra bizi, elit yavru'nun sağlık ekibi bizi ziyaret etti. Pele ve Pomeranian Boo ırkı hakkında bizi ayrıntılı olarak bilgilendirdiler. Pele sessizce oturuyor, ağırbaşlılığın getirdiği sakinlikle bizi hiç yormuyordu. Tasmasız rahatça dolaştırdığım bir köpekti. Kucakladığımda etraftan “gerçek mi bu” diye sayısız kişi yanımıza geliyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Benim ve eşim için rüya gibi olan bir köpek, 5 yaşıdaki kızımız için yavaş yavaş kabusa dönüşmeye başlamıştı. Kızımla kesinlikle oynamayı reddediyor, fırsat buldukça ondan kaçmak istiyordu. Aradan henüz bir hafta gibi bir süre geçmiştiki, kızımın odasında “ beni neden sevmiyorsun” diye ağladığını duyunca çok yıkıldım. Aynı günün akşamı, Pele yemek yerken gidip sevmek isteyen kızıma kızınca, açıkçası çok tedirgin oldum. Pele bize alışmadan, bizde Peleye daha çok bağlanmadan geri götürmeye karar verdik. Çiftliğe eşim geri götürdü. Karı koca Pelenin evden gittiği akşam sessizce oturup ağladık desem yeridir. Pele için söyleyebileceğim, çocuksuz aileler ya da çocukların yaşı 15’in üstünde olan aileler için mükemmel bir köpek.

Ertesi gün çiftliğe gittiğimizde, kızımız Maralın başka bir köpeği eve almak istemesine rağmen, hiçbirini almak istemedim. Istemeden Pele ile karşılaştırıyor ve hiçbirini istemiyordum. Hepsi birbirinden güzel ve canayakın olmasına rağmen, Can bey de beni anlamış olacak, bize “Siz ancak yavru ile yapabileceksiniz, ay sonuna kadar size uygun bir yavru getireceğim” diye söyleyip vedalaştık. İçimde hiçbir şüphe yoktu – gelecek yavru muhakkak güzel olacaktı – ama acaba huyu suyu iyi olacak mıydı, sağlıklı olacak mıydı… Tuvalet eğitimi, sosyalleştirme, aşıları, düzenli sağlık ziyaretleri… Tüm bunlar beni yoracaktı.

Can Paksoy’unda belirttiği gibi, ay sonunda bizi aradı. İçine sinen, bize uygun dişi bir pomeranian getirdiğini söyledi. Ancak henüz ufak olduğu için, koruma altında olduğunu ve almaya karar verirsek, belli bir müddet daha özel bakım altında kalması gerektiğini öğrendik. Can bey aradıktan yarım saat sonra özel bakım alanına gittim. Kapıdan içeri girdiğim anda, Cemilemiz ile tanıştık. Bir gece evvel gelmesine rağmen, gayet rahat hareketler sergiliyordu. Stresi yoktu. Gördüğümüz saniyede tamam dedik. Cemile ile tanışıncaya kadar aklımdan sayısız olumsuzluk geçiyordu. Can bey bize, gerçekten de sağlıklı, güzeller güzeli, sempatik ve çok çok çok iyi huylu bir Pomeranian bulmuştu.  

Cemile eve geldikten sonra bizi ilk elit yavru'nun sağlık ekibi ziyaret etti, sonra yine elit yavru'nun eğitmeni Melek hanım. Biz Cemileyi aldığımızda, açıkçası bu kadar kapsamlı bir hizmeti beklemiyorduk. Sonuçta ne kadar bilinçli ve tecrübeli olursanız olun, telefonun ucunda anında danışmak istediğiniz birinin olması, size hiç üsenmeden yardımcı olması, olmak istemesi çok güzel bir duygu. Güven veren bir duygu. Hepsine milyon kere teşekkürler.

Cemile yaklaşık üç aydır bizimle, ve umuyorum en az 15 sene daha hayatımızda olur. Eve girdiği dakikadan beri hayatımıza müthiş değerler, güzellikler kattı. Cemile ilgili tek sorun, sokakta Cemile ile yürümek neredeyse imkansız. Herkes bizi durduruyor ve Cemileyi soruyor. O derecede güzel. Nazar boncuğu takın diyenler, köpekten korktuğunu söyleyipte, ardından 5 dakika geçmesine rağmen kucağından indirmek istemeyenler… Can beyin söyledikleri, anlattıkları harfiyen çıktı desem yeridir. Bana gerek yüzyüze gerek telefonda uzun süreler boyunca anlattıkları aynen çıktı. Gerek bakımı, gerek hayatımıza kattığı değerler tartışılmaz. Can beye buradan sonsuz teşekkürler. Bize hayatımıza kattığı değerler ölçülemez. İyi ki elit yavru sitesini ziyaret etmişiz, iyi ki çiftliğe gitmişiz, iyi ki çiftlikte gerçek hayvanseverlerle tanışmışız.

Bugün yeniden bir köpek almak istesem, yine gözüm kapalı Can Paksoy’un kapısını çalar, beklentilerimi anlatır ve sadece bizi yönlendirmesini beklerim. Aldığımız sorumluluğun fazlasını üstelenen gerçek bir hayvansever ve ailesi ile birlikte kocaman bir aileyiz biz artık.

Can Paksoy ve kocaman ailesine, Okten ailesinden sevgilerle… Siz bizim ailemizsiniz artık…